ONBEŞ MADDELİK ‘PARALEL’İ ANLAMA KILAVUZU
söylüyoruz. Herkesin
hayatının ‘tehdit’ altında olduğunu biliyoruz. Özel hayatın mahremiyeti,
düşünce hürriyeti ve en temel pek çok hak ayaklar altında. ‘Etkili ve yetkili’
pozisyonlarda bulunan insanlara karşı, hiç alakaları olmadığı halde suçlar
isnat edilmekle kalmamış, yaftalar yapıştırılmıştı. Bütün bunları son bir
yıldır ibretle ve nefretle izliyoruz.
Malum, kamuoyunda
‘paralelle’ mücadele konusunda büyük bir sabırsızlık var. Bunu anlayışla
karşılamamız gerekiyor. Zira ‘tehdit’ bütün millete ve onun meşru
temsilcilerine karşı. Devlet yetkilerinin, kişi ve gruplar tarafından sadece
kendi menfaatleri doğrultusunda kullanılması kabul edilebilir bir durum değildir.
Daha açık ifade edelim: Kamu gücünün kim tarafından kullanıldığı kadar önemli
bir husus, ne şekilde kullanıldığıdır.
Bu noktada ‘paralel’
yapının ve ‘paralelci’lerin iyi anlaşılması gerekiyor. ‘Paralelci’, ‘kendisi
kamu gücünü kullanmamak, kamu makamlarını işgal etmemekle birlikte ‘paralel’
yapılanmayı fiilleri, dilleri ve kalpleriyle destekleyenlere’ denir. Bu manada
‘paralelci’ler de aynı gayri meşru işi yapmış oluyorlar. Bizlere soruluyor: ‘Şu
şahıs paralelci mi, bu kişi paralelci mi?’ Sorulara cevap vermek yerine, o
kişilerin özelliklerini sıralıyoruz. Yani ‘paraleli’ anlama kılavuzu
sunuyoruz. Bu daha sağlıklı bir yol.
‘Paralel’ ve
‘paralelci’leri nasıl tanırız? Ayırt edici özellikleri nelerdir? Beraberce
değerlendirelim…
Yaptığımız analizler,
uzun gözlemler ve incelemeler neticesinde ‘paralelciler’de şu 15 özelliğin
bulunduğu sonucuna ulaştık: Hak-hukuk tanımama, suret-i haktan görünme, gizlilik,
ben-merkezcilik, inançsıza hoşgörü, inançlıya mesafe, tabiatüstü
olaylara aşırı önem verme, ‘Siyonist-severlik’, mutlak itaat, kişi
iradesine saygısızlık, kindarlık, Makyavelizm, samimiyetsizlik,
adam-satma, özel hayata ve bireysel tercihlere karşı merak.
Yukarıda saydığımız
özellikler, ‘hiyerarşinin’ üst kademelerine doğru çıktıkça artıyor: En aşağıda
en az, en yukarıda en fazla. Tüm özellikler bir kişide toplanmasa bile, yarısı
veya fazlası bir şahısta bulunursa o kişinin ‘paralelci’ olduğunu rahatça
söyleyebiliriz.
Hak-hukuk tanımama en temel özelliktir. Bir insanda hak-hukuk bilinci varsa hiçbir mesele
olmaz. Lakin sınavlarda yolsuzluk yapanlara, kişilere iftira atanlara ve masum
insanları karalayanlara ne denebilir, bilmem?
Suret-i haktan görünme bunlar arasında çok yaygın bir durumdur. Mesela kişilere karşı ‘iftira ve
yaftalama’ operasyonlarını ‘yolsuzluğa karşı duruyor’ havasıyla yapıyorlar.
Yolsuzluk varsa üzerine gidilmelidir, ama iftira da kabul edilemez.
Gizlilik en temel özelliklerdendir. Kendini gizleme, inancını saklama, yaptığı işi
gizli-saklı yapma bunların tercih ettiği bir yoldur. Haklıysanız kimden
saklanıyorsunuz? Doğru olduğunuzu düşünüyorsanız niçin insanların arkasından
‘iş’ tutuyor, takiyye yapıyorsunuz?
Ben-merkezcilik, yani karşısındakinin inanç, değer ve taleplerine saygısızlık. Hep kendini
‘öne çıkarma’, başkalarını ‘kullanma’ ve kendini ‘önemseme’. ‘Sağlıklı’ bir
insan bunu yapmaz.
İnançsıza hoşgörü ve değer verme ‘paralelcilerin’ temel özelliklerinden. Sürekli olarak
‘kalp ısındırma’, ‘hoş’ görünme ve ‘yaranma’ hareketleri. ‘Kişiliksizlik’.
İnançlıya mesafeli durma, ‘itibar’ etmeme ve hakkı ‘teslim’ etmeme. Bu tabii ki Kuran’ın mesajına
da aykırı bir durumdur. ‘Kişi sevdiği ile beraberdir’; ‘kime itibar ederseniz,
ondansınız’.
Tabiatüstü olaylara
aşırı önem verme, sürekli ‘rüya’ görme, ‘mucize’ bekleme
ve sürekli tabiat kanunlarına karşı ‘bir yerlerden bir şeyler’ umma ve ‘beddua
seansları’ bunlar arasında çok yaygındır. Peygamberi sürekli olarak
‘rüyalarında’ gören, O’nu ‘kamyonete’ bindiren ve ‘uzaklardan’ yardım bekleyen
tembeller. Akıllarını kullanmadan, üzerlerine düşeni yapmadan ve cüz’i iradeyi
ihmal ederek sadece rüyaya itibar edenler.
‘Siyonist-severlik’
gene yaygın bir durumdur. Siyonistlere laf söyletmeyen ve sürekli onların
gözüyle olayları değerlendirenler. Alt kademelerde bu sevgi çok belli
olmayabilir, ama yukarı kademelerde oldukça barizdir: İsrailli çocuklara çok
üzülen, terörist devleti önemseyen ama Filistin’e değer vermeyen yaklaşım…
Mutlak itaat, söylenen her şeye inanma, aklını kullanamama, ‘yanlışa-yanlış,
doğruya-doğru’ diyememe. ‘Efsunlanmış’ insanlar, ‘düşünemeyen’ bireyler. İlahi
mesaj öyle demiyor: ‘Aklınızı kullanın’, ‘şerre itibar etmeyin’, ‘hakkı tavsiye
edin’. Beyinlerini kiralayan insanlardan ne beklenebilir?
Kişi iradesine
saygısızlık çok yaygın bir durumdur. Seçim, halkoyu
ve tercihlere itibar edilmez. Sözgelimi bir üniversitede öğretim üyeleri
bölüm başkanını seçecek, ama onu kabul etmeyecekler. Ne zaman ki kendileri
‘seçilirler’, çoğunluğu temsil ederler o zaman demokrasi ve bireysel tercihler
‘kutsal’ ve ‘önemli’ hale gelir. Seçilmiş hükümete karşı durabilirler. Seçilmiş
bölüm başkanına karşı durabilirler. Hatta seçimleri ‘yönlendirebilirler’,
tercihleri ‘etkileyebilirler’. Bekliyoruz…
Kindarlık, kendilerine mutlak ‘itaat’ etmeyenlere ‘müsamahasızlık’, ‘kayıt tutma’,
vakti gelince ‘şantaj’ mantığıyla dosyalama ve alakasız insanları ‘dinleme’,
‘gözetleme’ ve ‘takip etme’ olaylarını son dönemlerde çok gördük. Bu kin,
düşmanlık nereden geliyor?
Makyavelizm, yani ‘amaca ulaşmak için her yol meşrudur’. Gerektiğinde yalan
söyleyebilirler; iftira edebilirler; inanmadıkları halde içki içebilirler;
eşlerinin başlarını açtırabilirler, iftira atabilirler. Önemli olan ‘amaca’
ulaşmaktır. Ama bu ‘amaç’ ne, bilmiyoruz?
Samimiyetsizlik ilişkilerin yüzeysel ve menfaat odaklı olmasından kaynaklanmaktadır.
Yüzünüze güler, arkanızdan ‘numara’ çevirebilirler. Arkanızı dönemez,
güvenemezsiniz…
Adam-satma çok yaygın bir durumdur. Önemli olan kendi menfaatleridir.
‘Alırlar’-‘satarlar’.
Özel hayata ve bireysel
tercihlere saygısızlık gizli ajandanın, kendini gizlemenin ve
ikiyüzlülüğün yansımasıdır.
Bütün bu sıraladığımız
özellikler olayın ‘vahametini’ ortaya koyuyor. O nedenle ‘paralelle’ mücadele
aslında tüm toplumun meselesi. Bunlara ‘karşı’ durulmalıdır: Herkes tehdit
altında; özel hayat sınırlanıyor. Bunları gözlemlemeye devam ediyoruz. Siz de
lütfen etrafınıza bir bakın. Bu özellikler kimde var? Kimde yok? Kimler
açıktan, kimler gizlice destek veriyorlar?
Herkes, her şeyi
biliyor. ‘Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın’. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
mitinglerinde milyonlar ‘paralel’ eleştirilerine niçin ‘sonsuz’ destek
verdiler? Erdoğan’ın arkasında durdular? Millet rahatsız. Millet tepkili.
Millet ayakta. Mücadelede son dönemeç 2015 genel seçimleri. O tarihten sonra
hiçbir şey eskisi gibi olmayacak… Her yerde: Belediyeler, üniversiteler…
Kaynak: ONBEŞ MADDELİK ‘PARALEL’İ ANLAMA
KILAVUZU - Prof. Dr. Önder Kutlu
Bu yazı toplam 1403 defa okundu.